Kustulidena’nın Avronez Çorbası
Kustulidena Tanju’nun anneannesinin lakabıymış yani Sakize Hanım. Yaşasaymış şimdi yüz yaşını aşkın olacakmış. Geçen bir akşam Tanju’nun değişiyle Ayna’nın gözlerden uzak arka masasında otururken izvinyayı ne kadar sevdiğimden bahsediyordum. İzvinya yabani kuşkonmazın tatlı olanıymış, acısına aslında ”avronez” denirmiş. Biz genelde ikisini karışık pişiriyoruz ve isimlerirn farklı olduğunu bilmiyordum. O sırada Tanju’nun aklına da anneannesinin çorbası geldi. Çorba acı olur dedi, herkes sevemez. Ama bence herkesin sevmesi de gerekmez ya da herkes de sevmesin aslında Kustulidena’nın çorbasını.
Sadece acı yabani kuşkonmazlar körpe yeri bitene kadar küçük küçük ayıklanıyor. Geri kalanı çöp çünkü odunsu oluyor. Bir büyük soğan ince ince doğranıyor. Bir tencerede soğanlar ve avronezler birlikte hafif kavrulup sonra az suyla pişmeye bırakılıyor. Yumuşadıktan sonra biraz daha su ilve ediliyor, tuzu ayarlanıyor. Kaynadıktan sonra sirkeli, unlu terbiyesi ılıştıra ılıştıra içine ekleniyor. Çorba hazır. Sirkesi keskin, acısı öyle biber acısı gibi değil, gerçekten topraktan gelen, sanki mineral taşıyan demirimsi bir tat. Onca sirkeden ve acılıktan damağınızda kalansa ilgiç bir şekerlilik. Yani bu çorbada yüz yaşını aşkın anneannenin ve onun da anneannesinin, hayatın ve benim şu anda yaşadığım garip duygusallığın tadı var. Tüm ananelere ve onların yüz yıllık tariflerine……